1. Bölüm: Beklenmedim ama Oldum
1996 yılının bir sabahında, Türkiye’nin küçük ve biraz unutulmuş bir köyünde doğmuşum.
Benim gelişim pek planda yokmuş. Annem bana hamile olduğunu 2-3 aylıkken fark etmiş. Bu dünyaya biraz gecikmeli fark edilen bir misafir olarak gelmişim. Ama işte geldim.Benim için “hoş geldin” diyen çok olmadı belki ama ben geldim.Sarışın, yeşil gözlü, bembeyaz tenli bir bebekmişim… Oyuncak gibiymişim diyorlar. Sessizmişim, usluymuşum.Aslında uslu falan değildim, sadece uslu olmak zorundaydım.
Bizim evde hata yapma hakkımız yoktu. Hele ki kız çocuğunun…Ailem, özellikle de sülalem, erkek çocuklara hayrandı. Kızlar ise hep arka plandaydı, görmezden gelinirdi, susturulurdu.Ben, dört kardeşin üçüncüsüyüm. Üç kız, bir erkek. Erkek kardeşim, gül bebek gibi büyütüldü. Biz kızlar… biz hep güçlü olmak zorundaydık. Kızlara “sen yapamazsın” denirken, erkek kardeşime “biz senin yerine yaparız” denirdi.Ama kızlar… korkusuzdu. Cesurdu. Sessizdi belki ama güçlüydü.O erkek çocuk hâlâ annesinden, babasından izin almadan tek başına bir şey yapamaz.
Biz? Biz her şeyi kendimiz öğrendik.
2. Bölüm: Okulda Bir Işık Ama Evde Bir Gölge
Okul… benim için nefes aldığım tek yerdi. Öğretmenlerim beni çok severdi. Hatta okul müdürü bile… çünkü dürüsttüm. Tembel bir yanım da vardı elbet, ama insan ilişkilerimde güçlüydüm.Ben okulun sadece derslerini değil, insanlarını da çok seviyordum.Alt sınıflarla, üst sınıflarla arkadaş olmuştum. Okul benim için bir öğrenme yeri kadar bir buluşma yeriydi.Arkadaşlarım partilere, doğum günü kutlamalarına giderdi. Ben gitmezdim. Gitmezdim çünkü babam izin vermezdi.İzin istemeye bile zahmet etmezdim artık, çünkü cevabı bilirdim: “Hayır.”Kaderime razıydım belki… ya da öyle sanıyordum. Ama bir çocuğun içinde bir şeyler kıpırdamaya başladığında, o kader zannedilen şey bir kafese dönüşür.Ben o kafeste büyüdüm. Ama büyürken içimde bir hikâye birikti.
Ve şimdi o hikâyeyi yazıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder